İskandinav markalarının Türk tüketicisinin zihninde yüksek kaliteli ürünler olarak görüldüğünü söyleyebiliriz, birçok durumda buna katılıyorum, ancak bu yine de özneldir ve bunun nedeni de iyi marka yönetimi ve ürün kalite kontrolüne yapılan çok sayıda yatırım ve büyük miktarda uzun vadeli yatırımla uzun vadeli stratejik marka oluşturma çabalarıdır.

Bu bir gecede yapılmadı ve bu çabalar uzun yıllardır devam ediyor. Türk tüketicisi İskandinav ürünlerine çok güveniyor, hatta bazen abartıyor, Türk ebeveynler Lego’yu neredeyse bir eğitim aracı olarak algılıyor.
Türkiye çok büyük bir araba sever ülke, sadece İstanbul’da 3.6 milyon araba kayıtlı, en büyük faydalanıcı şüphesiz Alman markaları, yine de Volvo markası çok saygı görüyor ve Çin’e ait olmasına rağmen bir İsveç markası olarak tanıtılıyor.
Norveç balık ürünleri çok iyi bilinmektedir. Bu tüketici algısı İskandinav markaları için çok avantajlı.

Türkiye’ye en son gelen İskandinav markası Jysk, çok kısa sürede birkaç büyük mağaza açtılar ve daha da açacaklarını vaat ediyorlar. Güçlü bir markaya ve birçok mağazaya sahip bir başka yerel ev dekorasyonu zinciri olan Karaca ile ortaklık kurdular. İki zincirin bir araya gelmesi ilginç, doğal düşmanlar ve rakipler oldukları düşünülebilirdi, Jysk Karaca topraklarını ihlal ediyor, ancak açıkçası Karaca ve Jysk arasındaki ortaklığın arka planını veya ayrıntılarını bilmiyorum, bu yüzden sadece spekülasyon yapabilirim.
İlginç bir şekilde Jysk’in Türkiye pazarındaki misyonu, Bulgaristan ve Romanya’daki pazarın Franchise sahibinden yönlendiriliyor. Jysk’in Türkiye’de ne kadar başarılı olabileceği konusunda şüphelerim var, çünkü Türkiye pazarına girme konseptlerinde hiçbir değişiklik yapmamış gibi görünüyorlar, öncelikle Türkiye’de bu sektörde büyük bir rekabet var, diğer birçok Avrupa pazarından çok daha fazla. Türk tüketicisi yurtdışından gelen yeni markalarla çok ilgileniyor ve belirtildiği gibi İskandinav markaları her zaman avantajlı bir konumda başlıyor, ancak Türk tüketicisi de ilgisini çok hızlı kaybediyor. Jysk’in tüketicinin dikkatini çekmesi, ilgi çekici kalması ve kendisini diğerlerinden farklılaştırması gerekiyor. Bunu yapıp yapamayacaklarını zaman gösterecek.

Pazara yeni giren bir başka marka da diş fırçasından mağaza rafına koyabileceğiniz her şeyi satan Danimarkalı Tiger of Copenhagen mağaza zinciri. Aynı zamanda Jysk gibi yerel mağaza zincirleriyle de ortaklık kurdular. Çok hızlı bir şekilde çok daha fazla mağaza açacaklarını ve tamamen Danimarkalı olmaya odaklanacaklarını vaat ediyorlar, ancak bu yeterli olacak mı? Yine şüphelerim var çünkü mağazada Danimarkalı olan tek şey girişteki Tiger of Copenhagen yazan Kopenhag ismi. Danimarka’da hiç kaplan yok ve mağazada satılan her şey çoğunlukla Asya’da bulunan ucuz işgücü üreten bir ülkede üretiliyor, başka her yerde satın alabileceğiniz şeyler. Hem Jysk’i hem de Tiger of copenhagen’ı ve Türkiye pazarına olan yolculuklarını dışarıdan takip etmek ilginç olacak.